16 Temmuz 2012 Pazartesi

Çıglıkların Senfonisi

Çocuk heyecanı ile sevmelere oluk oluk kanıyoruz. Aşk tanrısı dedikleri, kana susamış bir canavar aslında ya; biz melek yüzüne hürmeten açıyoruz kalbimizi. "Belki" diyoruz.

"Belki" diyorum, sen o gün o kaldırımdan inerken. "Belki bana geliyordur." Sen karşıdan karşıya geçmek için sana verilen izni sonuna kadar kullanmak üzereyken bir kamyon çarpıyor bana. Kan revan içinde şaşırıyorum güzelliğine.

Ardından hafifçe duyulan bir müzik eşliğinde yürüyorsun kaldırımda. Bu anı tamamlayan o hafif melodi bile güzelliğine saygısından birkaç adım geriden takip ediyor seni. Adımlarının, savrulan saçının sesi karışıyor müziğe. Bir süre sonra dinlemeye doyamadığım bir kadın oluveriyorsun. Gülümsüyorsun parçanın en alengirli yerinde, nakaratında belki.

Sonra dönüp bana bakıyorsun. Hayal meyal hatırlıyorum o anı. Koşmaya başlıyorsun. "Belki" diyorum o an. "Belki bana geliyordur."

Eğiliyorsun, yanağımı okşayıp gözlerime bakıyorsun. Yüzünde anlamsız bir dehşet ifadesi. "Kim, ne yaptı sana?" diye soruyorum, "İyi misin?" diyorsun. "Beni boş ver, sen..." derken yüzün kayboluyor. Kan doluyor gözlerim. Gerisi zifiri kırmızı, gerisi hikaye oluyor o an.

Yolun yarısına bile gelmemişken; yaş yetmiş ya da yetmemiş, hiç önemi kalmıyor.

Bedenimden ölü aşklar çıkıyor otopside. (Kendimi bildim bileli kanardım zaten.) İç kanamadan ölmüş diyorlar benim için.

10 Temmuz 2012 Salı

Gerçeküstü Gibi Ama Gerçek

Bir tırnağın kırılmıştı belli ki. Törpülü ve ojeli olması bunu saklıyordu belki ama değiştirmiyordu. Kadehi tutan diğer elindeyse 1159 yıllık Fransız özgüveni...

Kalabalığın ortasında kendine özgü bir duruşun vardı. Duruşundaysa biraz sancı, biraz tırnak sızısı, çokça cesaret...

Hayata diş gösterir gibi gülüyordun o akşam.

O kadar güzeldin ki; bir insana kulağını kestirebilirdin.


Seni yazmak istiyorum fakat ne söylesem fazla anlamlı geliyor. Bir resmi yazmak mümkün olsaydı yazardım elbet. Ama ne bir resmi ne de seni kelimelere dökmek mümkün değilken senin resmini yazmak...

Sen tanrının yarattığı en ihtişamlı sanat eseriyken; benim, aciz kelimelerle tanrıya rakip olmayı denemem bile mümkün değil.

O gece öyle güzel, öyle masalsı ve öyle mutluydun ki; gerçeküstü güzelliğinle yarattığın tragedyayı, saçlarınla komedya haline getirdin.

-Bilirsin; kan, komedyada gösterilir.-

Çünkü ben o gece sana geldiğimde sevgilim, saçlarından kan fışkırıyordu.