Neler neler biriktirdim şu sandıkta...
Sinema ve konser biletleri, birkaç boncuk, birkaç bozuk para, birkaç bardak, birkaç fotoğraf ve tonlarca anı...
Tarihleri aklıma kazınmış güzel anılar biriktirdim kendim için. Hatırladıkça mutlu olduğum, dalgın gözlerimin önünde tekrar tekrar sahnelenen anılar...
Babamla balık tuttuğumuz günler... Antalya'da en uçtaki iki tahta haricinde sadece iskeleti kalmış bir iskelenin ucunda, babamla oturduğumuz günü dün gibi hatırlarım mesela... Babam bir bira da benim için açmıştı o gün, güneşin altında, babamın yanında içtiğim o soğuk biranın tadı hala damağımda.
Antalya-İstanbul yolunda giderken araba kontrolden çıkıp dönmeye başladığında ablamın elindeki iki yastıkla benim başımı korumaya çalışmasını da hiç unutmadım mesela. Ablamın beni ne kadar sevdiğini farketmiştim. Sadece, yapısı gereği, o güne kadar bunu pek dışa vurmamıştı.
Annemle ilgili bir anı seçip anlatmaya kalksam, geri kalan hayatıma haksızlık etmiş olurum sanırım. Kendimi kötü hissettiğim zamanlarda gelip bana sarılan, kendi dertlerinin hiç önemi yokmuş gibi her zaman benim için emek veren anneme birkaç ciltlik bir seri yazmam gerekir herhalde.
Ailemin dışında, sevgililerim, dostlarım, arkadaşlarımla ilgili anılar da biriktirdim sandığımda...
Tolga'yla birlikte sahilde içilen biralar, üstünden geçe geçe okunması imkansız hale gelmiş aşk hikayeleri...
Sertaç'la aramızda geçen muhabbetler...
Dört buçuk yıllık bir ilişkinin güzel anıları...
3+3 ay olarak yaşanmış tuhaf bir aşk hikayesinin küçük detayları...
Lise ve -devam etmekte olan- üniversite hayatımın güzel arkadaşlıkları...
Hepsi bu sandıkta...
Sandık da bilincimde gizli.
Sandığın gizli bir bölmesi ise bilincimin altına açılıyor.
Her gece sandığın kapağından dışarı süzülüp tuhaf rüyalarıma sebep olan gizli bölme anıları...