15 Ocak 2012 Pazar

Kesif Bir Koku

"Bu yazılar yalnızlık kokuyor." demişti bir arkadaşım. Haklıydı. Bu ara hayatımda kesif bir yalnızlık kokusu hakim. Bu akşam kendi kendime, "Dışarı çıkayım, çıkarken de birini çağırayım. Karşılıklı iki bira içelim." dedim. Birini bulmak için telefon rehberime baktım. Çağırabileceğim kimseyi bulamayınca bir de sosyal ağlara bakayım dedim. Altmış kişi çevrimiçiydi. Yine de çağırabileceğim birini bulamadım. Birileri vardı elbet ama çağırdığımda geleceğinden emin olduğum kimse yoktu.


Bu ara birçok şehirde olduğu gibi, Eskişehir'de de kar yağıyor. Sıkı sıkı giyinip attım kendimi dışarı. "Madem kimse yok gider kitap okurum, yanında bir kadeh şarapla." diye düşünerek çıkmıştım yola. Salak gibi, kitabı yanıma almadığımı farkettim sonra. Gidip hiçbir şey yapmadan otursam, kendi canımı sıkmaktan başka bir şey yapmamış olacaktım. Bir arkadaşa uğrayıp döndüm ben de.


Kapıdan içeri girer girmez farkettim.


Yine aynı koku!


Yazayım bari dedim. Son zamanlarda olduğu gibi yine yazdıkça sinirlendim. Sinirli cümlelerimi yazıp yazıp sildim. Eskiden sihirli kelimelerim, cümlelerim vardı. Yeni yeni anlıyorum, sihir değilmiş olay, göz yanılmasıymış. Şimdiyse -sihirli ya da sinirli- ne söylesem boş...


Zaman geçtikçe her şey değişiyor. En küçük birimi bile çok şey değiştiriyor zamanın. "An" diyorlar hani. Ya ben çok değiştim ya da değişenlere yetişemedim şu son iki yılda, bilemiyorum.


Hep içini gördüm insanların. En büyük yeteneğimin bu olduğuna inandım. Yanılmadım da şimdiye kadar. Belki de kimsenin bana, benim onlara baktığım kadar dikkatli bakmamasındandır bu yalnızlık.


Ben camdan bakarken herkesi görüyorum. Onlarsa kafalarını kaldırıp benim olduğum pencereye bakmıyorlar. Bazılarının bakmaya yüzü yok, bazılarının cesareti. Kiminin egosu izin vermiyor, kiminin belki de sadece boynu ağrıyor. Sıkılıp içeri giriyorum. Camı kapatıp oturuyorum.


Daha ilk nefesimde farkına varıyorum...


Maalesef yine aynı kesif koku!