14 Aralık 2011 Çarşamba

Çocuksu

Bir çocuk gibi hissediyorum kendimi son zamanlarda. Elimde tuttuğum bozuk paralarla, gittikçe kızaran bir yüzle dondurmacıya ne istediğimi bir türlü söyleyemiyorum. Dondurma yemeyi çok istemiştim halbuki, onun için gerekli parayı uzun zamandır dokunmadığım kumbaramdan çıkarmış, avcumda sıkı sıkı tutarak koşmuştum buraya. Şimdiyse elimde paralarla dondurmacının karşısındayım ama olmuyor işte, söyleyemiyorum. O zaten benim ne istediğimi biliyor belki ama ben öylece bakıyorum ve utancımdan gittikçe kızarıyorum.


Sonra sokağa fırlıyorum. Gereksiz bir gülümseme suratımda. Çocuğum çünkü, daha güzel ne olabilir ki? O anki çocukluğumda bir sorumluluğun ağırlığı yok. Normalde olsa somurturum, başım döner, tansiyonum düşer. Ama o an normal değilim, çocuğum ve çocukların tansiyonu düşmez. En fazla kendi düşer. "E çocuk bu, düşe kalka öğrenecek." derler ona da.


Çocuktur, düşer. Dizindeki yaraya mı yoksa avuçlarındaki zedelenmelerin acısına mı ağlayacak bilemez. O, o an çocuktur ve bunlar onun için en büyük sorunlardır.


İşte ben bu yüzden bir çocuk gibi hissediyorum.
Düşmeden koşmayı bırak, dondurmacıdan dondurma almayı bile beceremiyorum bazen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder