22 Eylül 2011 Perşembe

Neyse...

Bazen hiçbir şey yapasım gelmiyor. Olduğum yerde durup, o an yapmakta olduğum her şeyi bırakıp, abuk subuk şeyler yapmak istiyorum. Bu abuk subuk dediğim şeyleri yapmak içinse ne cesaretim, ne zamanım ne de imkânım oluyor çoğu zaman. Mesela sırf birini görmek istediğim için uçağa atlayıp gidebilirdim eğer zamanım ve imkânım olsaydı. Bu gibi anlarda ihtiyaç duyduğum insanlara ulaşabilmek mümkün olsaydı keşke en azından. Ama öyle bir zamanda öyle bir şekilde tıkılıp kalıyorum ki, bu durumda kimseyi yanımda olmadığı için suçlayamıyorum. Kendimle baş başa kalıyorum, ve açıkçası kendimi de çok sinir bozucu buluyorum. Herkesle arası iyi de, neden benimle bir husumet içerisinde, anlamış değilim. İmkân bulsa, bir kaşık suda boğacak resmen. Zaten ne zaman yalnız kalsak, içimden bir yerlerden uzanan eli gırtlağıma gitmiyor değil hani. Neyse...


Kısa bir süre ara verdikten sonra tekrar yazayım bari dedim. Bu sefer kimsenin içinde kendini bulabildiği bir şeyler anlatmaya çalışmadan, sırf rahatlamak, iyi hissetmek için. Biraz nefes almak için belki de. Ayağına bağlanan taşlardan, iplere yazı yazarak kurtulma çabası bir nevi. Psikolojik olarak işe yaramıyor da değil. İpleri biraz da olsa zayıflatabildiğine inanıyor insan. En azından yukarı doğru yüzmek için çaba sarfetme isteği artıyor. Neyse...


Şu an oralarda neler oluyor acaba? Evet, tam sizin oralardan bahsediyorum. Buralar çok sıkıcı çünkü. Ailemin yanında oluşuma bir sözüm yok, yanlış anlaşılmasın. Buralardan kastım, buralar işte. Odam, evin arkasındaki mezarlık falan...


Neyse...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder