3 Eylül 2011 Cumartesi

Macera No -3-

Hiçbir şeyin yolunda gitmediğini hissettiğimiz zamanlar olur bazen. Yalnız kaldığımızı hissettiğimiz, verdiğimizin karşılığını -ki karşılık beklediğimizi söyleyemeyiz- alamadığımızı fark ettiğimiz zamanlar. Siz onların yanında olursunuz, ihtiyaç duyulduğunda çok kıymetlisinizdir ama iyi bir dinleyici olmanın yanında onların gözünde başka bir artınız yoktur ya da en azından siz öyle hissedersiniz. Hayır, tek bir kişi için yazılmış bir yazı değil bu. Çevremdeki insanların geneline yazılmış bir yazı. Bazen ben arkadaşlarımda takılıp kalmışken, onların beni çoktan geride bırakıp yeni insanlar tanıdığını ve benim yerime onlarla olmayı tercih ettiklerini fark ediyorum. Sanki ben bir ağacın gövdesiymişim de, benim uzantılarım dallanıp budaklanıyorlamış gibi. Oysa ben onlar için çok değerliydim bir zamanlar. Şimdiyse birkaç kişi hariç, zorla benimle zaman geçiriyorlarmış gibi geliyor. Eskiden oturup yüzlerce lafın belini kırdığımız masalardan artık erken kalkılıyor. "Bu haftaiçi görüşelim"ler lafta kalıyor. Aradığımda ya telefon açılmıyor ya da o gün, sonraki gün ve ondan sonraki gün hep dolu olunuyor. "Bir ben miyim acaba boş adam?" diyorum. Hayır ama ben de bir şeyler için çaba sarf ediyorum?


Çevrenizde kimse yalnız hissetmiyorken yalnızlık psikolojisine girmek dünyanın en boktan durumları içerisinde ilk 5'e oynar. Siz yanınızda birilerini ararsınız, onların yanında zaten birileri vardır. Siz bir ona, bir buna sarılırsınız; onlarsa kollarınızın arasından buharlaşıp kendi dünyalarına dönerler. Sizin, zamanında bu psikolojiden kurtardığınız birçok insan dönüp de yüzünüze bile bakmaz. Siz anlatırsınız, onlar boş cevaplar verirler her seferinde.

Sizin kabuğunuz kalındır. Kabuğun içini görenlerin çıkmasına izin veremezsiniz kolay kolay. O yüzden takılıp kalmışsınızdır o insanlara. Kabuğunuz o kadar kalındır ki, siz onu kırıp da kolay kolay dış ortama alışamazsınız. Zaten ne zaman bunu yapmaya kalksanız hayal ve kabuk kırıklarıyla olduğunuz yerde kalakalmışsınızdır. (Siz değil aslında, ben oluyorum bu kişi.) Kabuğu tamir etmek zaman alır ama etmelisinizdir. Bir dahaki denemeye kadar. Sonra kabuğunuzdan çıkmayı yine denersiniz, suratınızın ortasına yediğiniz bir sille ile kendinizi tekrar kabuğun içinde bulursunuz. Bu böyle farklı senaryolarla sürüp gider...

Hepsi çölde gezinen bedevinin gördüğü halisünasyonlardır belki de. Bedevi vahanın kıyısına oturur, vaha kaybolur her seferinde. Devamlı bir vaha arar, susuzluktan ölene kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder